Hz. Muhammed’in Peygamberlik Yönü:
Allah’ın emir ve buyruklarını vahiy yoluyla bildirdiği insanlara peygamber denir. Hz. Muhammed (s.a.v.), 610 yılında kırk yaşında iken Allah tarafından elçi olarak gönderilen, peygamberlerin sonuncusudur. Ahzab Suresi 40.ayette bu konu şöyle ifade edilmiştir:. “…O, Allah’ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur, Allah her şeyi en iyi bilendir.” Hz. Muhammed (s.a.v) kendisine vahyedilen Kur’an’ı hem yaşayarak hem de anlatarak tebliğ etmiştir. Bir ayette bu konu şöyle ifade edilmiştir: “...İşte bu Kur’an bana, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım diye vahyolundu. Yoksa siz, Allah ile beraber başka tanrılar olduğuna şahitlik mi ediyorsunuz? De ki: ‘Ben buna şahitlik etmem. O, ancak tek bir İlah’tır ve şüphesiz ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.’ “ ( En’am suresi, 19.ayet.)
Hz. Peygamber, Allah’tan başkasına kulluk etmeye karşı çıkmış, daima hak ve adaletten yana olmuştur. O, iyiliğe ve yardımlaşmaya öncülük etmiş, insanları kötü ve zararlı davranışlardan sakındırmıştır. Şûra suresinin 15. ayeti, onun uyması gereken ilkeleri bildirmektedir: “(Ey Muhammed! Bundan dolayı sen (Hakk’a) çağırmaya devam et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heva ve heveslerine uyma ve şöyle de: ‘Allah hangi kitabı indirmişse ben ona inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabb’imiz, sizin de Rabb’inizdir...” Hz. Muhammed (s.a.v) kendisine gelen ayetleri aynı zamanda gerek sözleriyle gerekse davranışlarıyla açıklamış, ayetlerin nasıl anlaşılacağını insanlara öğretmiştir. Böylece Allah’ın ayetlerde kastettiği anlamlar insanlar tarafından iyice anlaşılmıştır. Peygamberimizin peygamberlik yönünden biri de Kur’an-ı Kerim’deki öğütleri bizzat uygulayarak insanlara öncülük etmektir. Namazı, orucu, zekâtı, iyilik etmeyi, güzel davranışlarda bulunmayı, ilk Müslümanlar Peygamberimizden görerek öğrenmiş, kendileri de aynısını yapmışlardır. ?
BİLGİ KUTUSU
Roma imparatoru, Peygamberimizden kendisini ve halkını İslam’a davet eden bir mektup aldığında, o sırada ülkesinde ticaret için bulunan Ebu Süfyan’ı çağırmış ve sormuştu: “Siz peygamberlik iddiasından önce Muhammed (s.a.v)’in hiç yalan söylediğini gördünüz mü?” Ebu Süfyan, Muhammed (s.a.v)’in hiç yalan söylemediğini Kayzer’e söyleyince, Kayzer: “Sana onun hiç yalan söyleyip söylemediğini sordum. Sen de söylemediğini ifade ettin. Eğer o Allah’a karşı yalan konuşmuş olsaydı, eminim ki insanlara yalan söylemekten de hiç sakınmazdı.” der.(Buharî, Bedü’l-Vahy, 6.)